COX-2, İnhibitörleri ve Böbrek
Ahmet A. KIYKIM, Şali ÇAĞLAR
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Nefroloji Bilim Dalı, ANKARA
COX-2, Its Inhibitors and The Kidney
Anahtar Kelimeler: COX-2, COX-2 inhibitörleri, böbrek
Key Words: COX-2, COX-2 inhibitors, kidney
GİRİŞ
İlk kez bir Alman kimyacısı, Felix Hoffman, 1893'te ilk nonsteroid antiinflamatuvar ilaç (NSAİİ) olan asetilsalisilik asiti (aspirin) üretmiştir. Bu gelişmeden yaklaşık 80 yıl sonra 1971 yılında, Vane bu grup ilaçların siklooksijenaj (COX) enzim inhibisyonu ile etkilerini gösterdiklerini ortaya koymuştur (1). COX, araşidonik asit metabolizmasında rol oynayan anahtar enzimdir. Son dekatta, organizmanın normal işleyiş sürecinde ve birçok patofizyolojik durumda, COX enzimi ile araşidonik asit metabolizması ve ürünlerinin konumu ile ilgili birçok veri elde edilmiştir.
Yakın zamana kadar, bugün için COX-1 olarak adlandırılan, tek COX geni ve proteini olduğu bilinmekteydi. 1989-1992 yılları arasında yapılan çalışmalarla, mitojen ya da endotoksin uyarısıyla eksprese olduğu gösterilen ve COX-2 olarak adlandırılan 2. izomer ortaya konmuştur (2,3). İki izoform enzimin genlerinde %65'lik bir homoloji vardır. Yapısal benzerlik olmakla birlikte 2 izoform arasında bazı önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bunlar;
1. Araşidonik asit substrat kaynaklarındaki farklılık (COX-1 hücre içi, COX-2 hücre dışı substratları kullanır) (4),
2. İki enzimin üç boyutlu molekül yapısındaki farklılık.
COX-1, yapısal olarak hemen tüm dokularda gösterilebilmektedir (5). İlk çalışmalarda, COX-2'nin yalnızca inflamasyon bölgesinde sonradan uyarıyla üretilen bir enzim olduğu düşünülürken, yakın zamanda yapılan çalışmalarla normal şartlarda da dokularda eksprese edildiği ve önemli rolleri olduğu ortaya konmuştur. COX-2'nin; bazı beyin ve sinir fonksiyonlarının düzenlenmesinde (beynin matürasyonu, ateş oluşumu), gastrointestinal mukozanın infeksiyon ve invazyonuna karşı koruyucu etkinlikte, uterus, over fonksiyonlarında ve normal doğum fizyolojisinde, kemik yapım-yıkım sürecinde, Alzheimer hastalığında ve son olarak da inflamasyon ve ağrı gelişiminde oldukça önemli bir konumda olduğu ortaya konmuştur (6-11) (Tablo 1). Tüm bu etkinlikleri yanında gerek COX-2 enziminin gerekse inhibitörlerinin böbrek fizyolojisinde de önemli rolleri olduğunu düşündüren bulgular elde edilmiştir.
Böbrek dokusu ve COX-2
Prostaglandinler, memeli böbreklerinde, damar tonüsü, sodyum ve su dengesinin sağlanması gibi önem taşıyan işlevlere sahip moleküllerdir. COX, araşidonik asit metabolizmasında ve prostaglandinlerin oluşumunda rol oynayan anahtar enzimdir ve "prostaglandin endoperoksit sentaz" olarak da adlandırılır. COX-1 enziminin böbrek dokusundaki işlevleri eskiden beri bilinmesine karşın COX-2 ile ilgili bilgiler henüz toplanmaktadır.
Böbrek Dokusu ve COX-2 Ekspresyonu
İlk kez 1993'te böbrek dokusunda düşük düzeyde COX-2 mRNA varlığı gösterilmiştir (12). İn situ hibridizasyon ve immünhistokimyasal yöntemler ile hayvanlarda yapılan lokalizasyon çalışmalarında, distal tübüldeki makula densa hücrelerinde, medüller interstisyel hücrelerde, kortekste yer alan Henle kulpu çıkan kalın kolu düzeyindeki epitel hücrelerinde COX-2 varlığı belirlenmiştir (13). İnsanlarda yapılan çalışmalarda, arter ve venlerde endotel ve düz kas hücrelerinde; glomerüllerde ise podositlerde COX-2 proteini gösterilebilmiştir. Hayvanlardaki bulgulara paralel olarak insan böbreği makula densasında da COX-2 gösterilmiştir (14).
Farelerde yapılan çalışmalarda, böbrek mezengeal hücrelerinde ve fibroblastlarda COX-2 varlığı belirlenmiştir. Bu yapısal enzimin serotonin, tromboksan-A2 (Tx-A2), interlökin-1ß (IL-1ß), bakteriyel endotoksin (LPS), endotelin-1 ve forbol esterleri tarafından uyarılabildiği gösterilmiştir (15-18). Bununla birlikte uyaran faktör ne olursa olsun glikokortikoidler ve siklosporin-A, transkripsiyon ve transkripsiyon sonrası aşamalarında COX-2 mRNA ve COX-2 protein sentezlerini baskılamaktadır (15-17). Bununla birlikte, glikokortikoidler COX-1 ekspresyonunu etkilemezler. İn vitro mezengeal hücre kültür ortamında, PGE2 uyarılabilir-nitrik oksit sentaz (iNOS) enzimini baskılarken, nitrik oksitin (NO) IL-1ß aracılı COX-2 ekspresyonunu arttırabildiği belirlenmiştir (19,20).
COX-2 Sinyalizasyonu Özellikleri
Farklı hayvan türlerinde araştırılmıştır. Bir fare modelinde anti-GBM glomerülonefritinde protein kinaz inhibitörü kullanımı ile transkripsiyon ve sonrası aşamalarda COX-2 ekspresyonunda artış gözlenmiştir (21). Üreter obstrüksiyonu geliştirilmiş tavşan modellerinde ya da lipopolisakkarid verilmiş farelerde yapılan incelemeler ile gelişen renal inflamasyonda, endojen iNOS ürünleri ve dışarıdan verilen NO'nun COX-2 oluşumunu daha da arttırdığı belirlenmiştir (22,23). Endojen NO salınımının azalması LPS verilen farelerde prostaglandin yapımının azalmasına neden olmaktadır (23). Bu etki selektif iNOS inhibitörlerinin antiinflamatuvar etkisinin bir yandan NO düzeyini azaltarak diğer yandan da prostaglandin yapımını azaltarak oluşturduğunu açıklamaktadır. İnflamasyonda, selektif iNOS ve COX-2 inhibitörlerinin kullanılmasıyla bu iki yolun etkileşimi çözülebilecektir.
Böbrekte COX-2 ve Fizyopatolojik Fonksiyonu
Konjestif kalp yetmezliği, radyokontrast madde kullanımı ve damar içi volüm azalmaları gibi bazı patofizyolojik süreçlerde renal fonksiyonun devam etmesi, başlıca prostaglandin bağımlıdır (Şekil 1). Böbrek fizyolojisi ve patofizyolojisinde prostaglandinlerin rolleri iyi bilinmekle birlikte insanlarda COX-2'nin rolü tam anlamıyla ortaya konamamıştır. COX-2 ve ürünleri, böbrek matürasyonu ve hücresel farklılaşmada önemli rollere sahiptir. Deneysel olarak, COX-2 enzimi ortadan kaldırılan farelerde böbrek gelişiminin önemli derecede aksadığı (çok az sayıda fonksiyon gören olgunlaşmamış nefron gelişimi, displastik tübüller ve gelişmemiş mezengeal doku oluşumu) belirlenmiştir (24). Bu etkinin yaşamın ilk günlerinde olmaması, yaşlanmayla birlikte ortaya çıkması, COX-2'nin böbrek doku matürasyonundaki önemini yansıtmaktadır.
COX-1 ve COX-2 enzimlerinin böbrek dokusundaki etkileşim kinetikleri henüz belirsizliğini korumaktadır. Böbrekteki prostaglandin reseptör haritalama çalışmalarında farklı prostaglandinler için farklı reseptörlerin varlığının saptanması bu 2 enzimin farklı etkinlik gösterdiklerinin önemli bir kanıtı olarak kabul edilmektedir (25). Hayvan modellerinde böbrekteki COX-2 enziminin de uyarılabilir nitelikte olduğu gözlenmiştir. Örneğin, kronik tuz kısıtlaması uygulanan farelerde, Henle kulpu çıkan kalın kolunda, makula densada ve interstisyel hücrelerde COX-2 ekspresyonunun uyarıldığı damarsal yapılarda böyle bir değişiklik oluşmadığı görülmektedir (13). COX-2 selektif inhibitörü kullanımı ile distal tübülü lümenindeki sodyum içeriğinin azalması ile uyarılan renin sekresyonunun tamamen baskılandığı gösterilmiştir (26). Son çalışmalarda, selektif COX-2 ihhibitör kullanımının özellikle yatkın olanlarda idrar ile potasyum atılımını azalttığı ve hiperkalemiye yol açabileceği belirlenmiştir (27). Ayrıca, kronik tuz kısıtlaması yapılan farelerde COX-2 inhibitörü kullanılması, renin-mRNA ve renin düzeylerindeki artışı belli oranlarda azaltmakta ve kan basıncını düşürmektedir (28). Bununla birlikte kan basıncını yükselttiği yolunda sonuçlanan çalışmalar da vardır (29).
Glomerülonefritlerde renal COX-2 ekspresyon kinetiği araştırılmaktadır. Aktif lupus nefritinde, glomerüllerdeki COX-2 ekspresyonunun özellikle inflamasyon sahasında hastalık aktivitesi ile doğru orantılı olarak arttığı gösterilmiştir (30). Bununla birlikte, farelerde yapılan bir çalışmada, mezengioproliferatif glomerülonefritlerde selektif COX-2 inhibisyonunun inflamasyon hücre göçünü değiştirmediği, COX-1 ve COX-2 birlikte bloke edildiklerinde ise mononükleer fagositer sistem hücrelerinin glomerüllere yığılımınının arttığı gösterilmiştir (31). Bir başka deneysel hayvan modelinde, subtotal nefrektomi sonrası COX-2 inhibitörü kullanımının proteinüriyi azalttığı ve glomerüloskleroz gelişim hızını yavaşlattığı gösterilmiştir (32).
Başka bir in vitro çalışmada, COX-2 enzim inhibisyonunun, böbrek medüller interstisyel hücrelerinin yaşam süresini kısalttığı belirlenmiştir (33). Böylece COX-2 inhibitörlerinin analjezik amaçlı kronik kullanımının renal medüller hasar ile sonlanabileceği olasılığı ileri sürülmüştür (33). Bütün bu bulgulara rağmen insanda COX-2'nin su, tuz ve kan basıncı dengelenmesindeki rolü tam olarak ortaya konamamış durumdadır.
Selektİf COX-2 İnhİbİsyonunun Böbrek FonksİyonlarIna Etkİsİ
COX-2 selektif inhibisyonu ile özellikle gastrointestinal sistem yan etkileri olmak üzere birçok yan etkiden korunulduğu bilinmektedir. COX-1 inhibisyonu ile böbrekte görülen bazı yan etkilerin selektif COX-2 inhibisyonu sonrası nasıl bir görünüm kazandığı merak konusu olmuştur. Meloksikam, COX-2 enzimine orta derecede selektivitesi olan bir ajandır. Müller ve arkadaşları, konjestif kalp yetmezliği olan 19 hastada meloksikamın furosemide olan diüretik yanıtına etkilerini incelemişler ve önemli bir değişiklik olmadığını bildirmişlerdir (34). Stichtenoth ve arkadaşları indometasin ve meloksikam ile yaptıkları randomize karşılaştırmalı çalışmada, COX-2'nin renal PGE2 ve renin salınımı üzerine konvansiyonel NSAİİ'lerle benzer etkinliği olduğunu göstermişlerdir (35).
Celecoxib ve rofecoxib, meloksikamdan daha yüksek selektivitesi bulunan yakın zamanda "Food and Drug Administration" onayı almış iki COX-2 inhibitörüdür. Sağlıklı ve kronik böbrek yetmezlikli insanlarda yapılan naproksen ve celecoxib karşılaştırmalı çalışmalarda, fraksiyone sodyum atılımı ve kan basıncı değişikliği açısından 2 ilaç arasında bir farklılık gösterilememiştir. Rofecoxib ve indometasin karşılaştırmalı çalışmalarda ise, indometasinin glomerüler filtrasyonu düşürürken rofecoxibin renal hemodinamiyi etkilemediği belirlenmiştir (36). Bu veriye dayanılarak COX-2'nin temel etkinliğinin Na+ reabsorbsiyonu üzerine olduğu renal fonksiyonların devamında COX-1'in daha önemli olduğu ileri sürülmüştür. Sonuçta, selektif COX-2 inhibisyonu ile elde edilen düşük yan etki profilinin böbrekteki su ve sodyum dengesi ile kan basıncı açısından pek de geçerli olmadığı ileri sürülmektedir. COX-2'nin üriner sistemde böbrek dışı dokularda da etkin bir rolü bulunduğuna dair yeni bulgular elde edilmiştir. Örneğin, akut renal kolikte selektif COX-2 inhibitörleri, üreteral spazmın çözülmesinde, indometasin gibi selektif olmayan COX inhibitörleri kadar etkin bulunmuştur (37).
Sonuç olarak; COX-1, böbrekte özellikle damar, düz kas ve toplayıcı kanal hücrelerinde eksprese olurken, COX-2; makula densa, Henle kulpu kortikal çıkan kalın kolu hücrelerinde ve medüller interstisyel hücrelerde eksprese edilmektedir. Bununla birlikte, COX-2 enziminin insan böbrek dokusundaki sentez ve ekspresyon düzeni tam olarak belirlenememiştir. NSAİİ'lerin böbrekte çok farklı etkinlikleri olduğu bilinmektedir. Spesifik COX-2 inhibitörlerinin kullanımıyla renal fizyolojide gözlenecek değişiklikler ile ilgili çalışmalar, COX-2 yolunun renal fizyolojideki konumunun aydınlanmasında önemli girişimlerden olarak değerlendirilmektedir. Önerilen, COX-2 inhibitörlerinin de kullanılırken böbrek fonksiyonları üzerine yan etkilerinin iyi izlenmesi gerektiği, diğer konvansiyonel NSAİİ'lerde görülen yan etkilerin bu hastalarda da gözlenebileceğinin unutulmamasıdır.
KAYNAKLAR
YAZIŞMA ADRESİ
Uzm. Dr. Ahmet A. KIYKIM
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
İç Hastalıkları Anabilim Dalı
Nefroloji Bilim Dalı
06100, Sıhhıye-ANKARA