Toplum Kökenli Pnömoniler: Tanım, Sorunun Boyutu ve Epidemiyolojik Özellikler
Dr. Ayşın ŞAKAR
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, MANİSA
Community-Acquired Pneumonia: Definition, Extent of the Problem and Epidemiological Features
Anahtar Kelimeler: Pnömoni, toplum kaynaklı infeksiyon, epidemiyoloji
Key Words: Pneumonia, community-acquired infection, epidemiology
TANIM
Toplum kökenli pnömoni (TKP), kişinin günlük yaşamı sırasında ortaya çıkan pnömonidir. Klinik ve radyolojik tablo, etkenler ve ampirik tedavi açısından tipik ve atipik pnömoni olarak iki grupta değerlendirilebilir.
Tipik Pnömoni
Klinik: Ani başlangıçlı, üşüme-titreme ile yükselen ve 39°C'yi bulabilen ateş, öksürük, pürülan, paslı balgam çıkarma, nefes alıp vermekle artan yan ağrısı;
Fizik bakı: Perküsyonda matite, oksültasyonda bronşiyal solunum ve inspiratuar raller gibi lokalize konsolidasyon bulguları;
Radyoloji: Lober konsolidasyon;
Kan tablosu: Lökositozla karakterize pnömoni olgularıdır;
Etken: Streptococcus pneumoniae.
Atipik Pnömoni
Klinik: Subakut başlangıç gösteren, subfebril ateş, halsizlik gibi belirtilerle başlayan, kuru öksürük veya az miktarda mukoid balgam çıkarma, baş ağrısı, ishal gibi akciğer dışı semptom ve bulguların ön planda olduğu; fizik bakı ve radyolojik bulguların uyumsuz olduğu;
Radyoloji: Bilateral yamalı infiltrasyonlarla karakterize;
Kan tablosu: Lökositozun pek görülmediği pnömoni tablosu;
Etkenler: Mycoplasma pneumoniae, Chlamydia pneumoniae, Legionella pneumophila ve virüsler.
SORUNUN BOYUTU ve EPİDEMİYOLOJİK ÖZELLİKLER
TKP, tedavide kullanılan etkin antibiyotiklere ve aşılara rağmen sık görülen ve ciddi bir infeksiyon hastalığıdır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nde tüm ölümler arasında altıncı, infeksiyon nedenli ölümler arasında birinci sırada yer alır.
Bildirimi zorunlu bir hastalık olmaması nedeniyle insidansı konusunda kesin veriler bulunmamakla birlikte, ABD'de her yıl 5.6 milyon yeni olgunun saptandığı ve bunların 1.1 milyonunun da hastanede yatışı gerektirdiği bilinmektedir.
İspanya'da yıllık insidans 1.62 olgu/1000 olarak bildirilmiştir. Kanada'da TKP nedeniyle yılda 8500 hastane başvurusu tanımlanmıştır. İnsidans, siyah ırkta beyaz ırka göre, erkeklerde kadınlara göre daha yüksektir. Yaşla birlikte pnömoni görülme oranı da artar. 1994 yılında pnömoni görülme yaşı ortalama 62.8 iken, 1999 yılında 67.2'ye yükseldiği rapor edilmiştir. Özellikle 85 yaş ve üzerinde pnömoni görülme oranı yükselir ve yaşla birlikte hastanede yatma oranı artar ve yatış süresi uzar.
TKP'de durumun ağırlığını belirleyen faktörler arasında; yaş, eşlik eden hastalıklar, fizik bakı ve laboratuvar bulguları vardır. Bu bulgulara göre hastanın ayaktan veya hastanede tedavi edileceğine karar verilir. TKP'de hospitalizasyon oranı %60 civarında bildirilmiştir. Hastanede kalış süresini uzatan en önemli etkenlerden biri, eşlik eden hastalıkların varlığı ve ağırlığıdır. Plevral sıvı varlığı ya da multilober tutulum ve hipoksemi gibi pnömoninin ağırlığıyla ilgili faktörler de hastanede kalış süresini etkiler. Yaşlı TKP olgularında hastanede yatma süresi daha uzun olduğu gibi aynı zamanda yoğun bakım gereksinimi de daha sıktır. Hastanede yatarak tedavi gören olgularda erken mobilizasyon, yatış süresini kısaltır ve maliyeti düşürür. Hastaneye yatıştan itibaren tanının hemen konup tedavinin başlanması, maliyet, prognoz ve mortalite açısından çok önemli bir etkendir. Hastaneye yatıştan sonra dört saat içinde antibiyotik başlanan olgularda hastanede yatış süresinin kısaldığı, bunun yanı sıra antibiyotik başlanması sekiz saate geciken hastalarda mortalitenin arttığı bildirilmiştir.
TKP, sık görülen bir hastalık olması nedeniyle ekonomik yönden de büyük önem taşır. Hastaneye yatış ve kullanılan antibiyotikler maliyeti arttıran faktörlerdir. İngiltere'de 1992-1993 yıllarında yıllık TKP maliyetinin 440.7 milyon Euro, Kanada'da yıllık maliyetin 40 milyon dolardan fazla olduğu bildirilmiştir.
Hastalığın mortalitesini; pnömoninin şiddeti, eşlik eden hastalıklar gibi hasta ile ilgili faktörler, pnömoni konusunda doktorun eğitimi, hastaneye yatmadan önce ve yattıktan sonra yapılan vizit ve konsültasyonlar, hekim başına düşen hasta sayısı gibi hekime bağlı faktörler, hastanenin yeri, kişi başına düşen yatak sayısı, yatak doluluk oranı, yatak işgal oranı, hastane başına düşen pnömoni olgusu sayısı gibi sağlık sistemi ile ilgili faktörler etkiler. Kanada'da yapılan beş yıllık bir derlemede, 43.642 pnömoni nedenli hastane yatışı, hastanede %12, bir yılda %26 mortalite saptanmıştır. Aynı çalışmada, hastalığın şiddeti ve yandaş hastalıkların mortaliteyi etkileyen en önemli etkenler olduğu belirtilmiştir. Yaşlılarda ve erkeklerde mortalite daha yüksektir. Demografik faktörler, eşlik eden hastalıklar, fizik muayene ve laboratuvar bulgularına göre risk sınıflandırması yapılan hastalarda, düşük riskli grupta mortalite %0.1 iken, yüksek riskli grupta mortalite %27 oranlarına kadar çıkar. Ortalama mortalite değişik çalışmalarda %5-10 civarında bildirilmiştir. Hastanın önceden bir akciğer hastalığının olması da mortaliteyi etkiler. Burada en önemli hastalık kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH)'dır. Pnömonik KOAH alevlenmelerinde hipoksemi, yoğun bakım ve mekanik ventilasyon gereksinimi daha fazladır ve mortalite yüksektir.
TKP'ye yol açan patojenler değerlendirildiğinde, pek çok ülkede ve farklı yaş gruplarında yapılan çok sayıda çalışmada en sık rastlanan etkenin S. pneumoniae olduğu rapor edilmiştir. Pnömokoklardan sonra atipik bakteriler, Haemophilus influenzae, daha nadir olarak Staphylococcus aureus etken mikroorganizmaların arasında yer alır. Mikrobiyolojik tanı koyabilmek her zaman mümkün olmamaktadır. Ayaktan tedavi edilen olgularda %6, hastanede yatan olgularda ise %30 oranında etkenin saptanabildiği bildirilmiştir. Alkol kullanımı, önceden antibiyotik kullanımı, pnömoninin ağırlık derecesi gibi çeşitli parametreler olası etkenin tahmininde önem taşır. Mekanik ventilasyon gerektiren ciddi pnömoni olgularında etken dağılımı farklı olabilir. Bu grup hastalarda gram-negatif enterik basiller ve Legionella türleri daha sık rastlanan mikroorganizmalardır. Yaşlı hastalarda ise S. pneumoniae, gram-negatif enterik basiller ve S. aureus, en sık TKP etkenleridir. Virüsler daha çok çocukluk yaş grubunda TKP nedeni olarak bulunur.
Gelişmiş ülkelerde tedavide büyük sorun oluşturan penisiline dirençli S. pneumoniae suşları ülkemizde ciddi bir problem değildir. Yapılan çalışmalar, yüksek düzeyde penisilin direncinin düşük olduğunu göstermektedir.
TKP'nin fazla sayıda hastane yatışına, ölüme neden olması ve gerek tıbbi gerekse iş gücü kaybı anlamında yüksek maliyeti, 21. yüzyıl şartlarında gerçekten dikkat çekicidir. İleri tanı olanaklarına karşın pnömoni etkeninin çoğu zaman saptanamaması ve tanı ile tedavi arasında geçen sürenin hastalığın prognozu ve mortalitesini belirgin şekilde etkilediğinin saptanması, TKP ile ilgili epidemiyolojik verilerin artması ile birlikte uzlaşı rehberlerin hazırlanmasını gerekli kılmıştır. İlk olarak 1993 yılında "American Thoracic Society (ATS)", "British Thoracic Society (BTS)" ve "Canadian Infectious Disease Society (CIDS)" ve 1998 yılında "Infectious Diseases Society of America (IDSA)" uzlaşı raporlarını yayınladılar. Türk Toraks Derneği (TTD) de ilk olarak 1998 yılında "Pnömoni Tanı ve Tedavi Rehberi"ni göğüs hastalıkları, infeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji, mikrobiyoloji, halk sağlığı uzmanları ve pratisyen hekimlerden oluşan çok yönlü bir çalışma grubu ile tamamladı ve hekimlerin kullanımına sundu. Bu ivme ile epidemiyolojik çalışmalar da hız kazandı ve 2002 yılında geçen dört yıllık verilerle rehber güncelleştirilerek yeniden sunuldu.
Günümüzde çok sayıda ve farklı branşlardaki hekimlere ulaşılarak rehberin tanıtımı ve kullanımının sağlanması, böylece pnömoniler konusunda dil birliğine gidip uygunsuz ilaç kullanımını önleme çalışmaları devam etmektedir.
KAYNAKLAR
YAZIŞMA ADRESİ
Yrd. Doç. Dr. Ayşın ŞAKAR
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
MANİSA